Tarih, çoğu zaman kadını anlatmadan yazıldı. Ya da kadını sadece bir hikâyenin
kenarında, bir gölgenin içinde anarak… Oysa tarih boyunca, görünmez elleriyle savaşlara
son veren, toplumları ayakta tutan, uygarlıkları taşıyan sessiz kahramanlar oldu kadınlar.
Şimdi ise sahne değişti. Artık kadınlar görünmeyen eller değil, meydanlarda yankılanan
sesler, düşünceler ve adımlardır. Kadının adı geçmişin gizli satırlarında değil, bugünün
manşetlerinde, yarının umutlarında yazılıyor.

Günümüz kadını, hayatın her alanında kendini var ediyor. Sadece bireysel başarılarla
değil, kolektif bir bilinçle, birlikte yükselerek ilerliyor. Kadın, bir inşaatın tozlu şantiyesinde
de, bir üniversite amfisinde de, bir köy okulunun çatısında da, bir teknoloji devinin yönetim

kurulunda da aynı kararlılıkla yer alıyor. Kadın, sadece var olmak için değil, dönüştürmek
için adım atıyor.

Sosyal yaşamda kadının duruşu artık bir varoluş meselesi. Bir parkta çocuklarıyla
yürüyen bir annenin sabırlı adımlarında, bir semt pazarında tezgâh açan kadının şafakla
başlayan mücadelesinde, bir konferans salonunda söz alan genç bir kadının cümlelerinde
görebiliriz bunu. Kadın, sosyal hayatın sessiz bir süsü değil; onun ritmini belirleyen,
rengini değiştiren asli bir unsurdur.

Kadınların sosyal yaşamdaki etkisi sadece görünürlükle sınırlı değildir. Kadın, yeni
ilişkilenme biçimlerinin de taşıyıcısıdır. Kadınlar sayesinde sosyal yaşam daha katılımcı,
daha kapsayıcı, daha vicdanlı bir zemine taşınıyor. Bugün bir sosyal dayanışma
kampanyasının, bir gönüllü hareketinin, bir kültürel etkinliğin arkasında çoğu zaman bir
kadının emeğini, vizyonunu ve inancını bulursunuz. Kadın, dokunduğu her yeri hayatla
dolduruyor.

Sokaktaki hayat, kadınların sayesinde daha güvenli ve daha renkli hale geliyor. Kadınların
özgürce var olduğu bir toplum, aynı zamanda şiddetin, ayrımcılığın ve hoşgörüsüzlüğün
azaldığı bir toplumdur. Kadın yürürken yollar genişler, kadın konuşurken duvarlar yıkılır,
kadın gülümserken şehirler nefes alır. Kadının yok sayıldığı bir sosyal hayat ise kurur,
daralır, soluklaşır.

Bugünün kadını yalnızca hayatta kalmaya değil, hayata yön vermeye talip. Eğitimde,
sanatta, sporda, siyasette iş dünyasında ve dijital platformlarda yükselen kadınlar, yeni
bir çağın habercisi. Özellikle genç kadınların sosyal medyada oluşturdukları bilinç,
dayanışma ağları, toplumsal meselelere dair geliştirdikleri projeler, klasik sosyal yaşam
algısını bambaşka bir noktaya taşıyor. Artık genç kadınlar sadece eleştirmekle yetinmiyor;
çözüm üretiyor, örgütleniyor, değiştiriyor.

Kadın sadece kendi hayatının mimarı değil; aynı zamanda geleceğin mühendisidir. Bir
kadının bir mahallede açtığı küçük bir atölye, sadece bir iş fikri değildir; orada büyüyen
her umut, o semtin çocuklarına da cesaret aşılar. Bir kadının yazdığı bir roman, sadece
bir hikâye değildir; başka kadınlara sesini duyurma cesareti verir. Bir kadının kendi
emeğiyle kurduğu bir şirket, sadece ekonomik bir başarı değildir; o, “Ben de yapabilirim”
diyen binlerce kadına açılmış bir kapıdır.

Ve bugün, belki de en kıymetlisi, kadınlar birbirlerinin yolunu aydınlatıyor. Artık başarı
kıskanılmıyor; paylaşılıyor. Bir kadının başarısı, bir başka kadının ilhamı oluyor. Bir
kadının gülümsemesi, bir başkasının cesareti. Bir kadının hikâyesi, bir başka hayata can
oluyor.

Bu yeni bilinç, kadının sosyal yaşamda daha görünür, daha etkili, daha dönüştürücü
olmasını sağlıyor. Bir seminerde el kaldırıp ilk konuşan da, bir STK’nın başına geçip
sosyal adalet için mücadele eden de, bir küçük kasabada kadın hakları için dilekçe
toplayan da aynı zincirin halkalarıdır. Kadınlar birbirinin gücüne güç katıyor. Çünkü
biliyorlar ki: bir arada durduklarında sadece hayatlarını değil, dünyayı da değiştiriyorlar.
Kadınların varlığı, sosyal hayatı sadece zenginleştirmekle kalmıyor; ona yeni anlamlar
katıyor. Kadınlar sayesinde sokaklar daha çok çocuğun oyun alanı oluyor, parklar daha
çok kadının spor yaptığı yerler haline geliyor, kitapçılar, kahveler, sanat merkezleri kadınların yarattığı sıcak bir solukla canlanıyor. Kadınların olmadığı yerde hayaller eksik,
sesler cılız, renkler soluktur. Kadının olduğu yerde hayat gürül gürül akar.
Bir kadının gözlerinde umut ışıldıyorsa, o toplum karanlığa teslim olmaz. Kadının sesi
yükseliyorsa, o toplumun ruhu sağlıklıdır. Kadının kahkahası yankılanıyorsa, o toplumda
adalet nefes alıyor demektir. Bu yüzden her kadının sesini, her kadının hikâyesini, her
kadının varoluşunu desteklemek, aslında insanlığın daha ileri bir seviyeye ulaşması için
atılmış en kıymetli adımdır.

Bugün geldiğimiz noktada, kadınların varlığı, mücadeleleri ve başarıları bize gösteriyor ki,
daha gidilecek çok yol, anlatılacak çok hikâye, yazılacak çok güzel günler var. Kadınlar
artık susmuyor, beklemiyor, geri çekilmiyor. Kadınlar yürüyor, söylüyor, yapıyor,
değiştiriyor. Kendi adımlarının yankısıyla, kendilerine ve dünyaya yeni bir gelecek
kuruyorlar.

Gelin, bu yürüyüşte biz de yerimizi alalım. Kadının adını yalnızca bir gün değil, her gün
anarak; kadının emeğini yalnızca alkışlayarak değil, destekleyerek; kadının özgürlüğünü
yalnızca savunarak değil, birlikte inşa ederek güçlendirelim.
Çünkü kadının adı sadece var değil. Kadının adı yıldızların arasında, umutların ortasında,
hayatın ta içinde yazılıdır.

Ve bu isim, her gün biraz daha büyüyor, güzelleşiyor, parlıyor.

Yazar Notu:
Bu satırlar, bir kadının gülümsemesinin bir ülkeyi nasıl güzelleştirdiğine inanan bir
yürekten yazıldı.

Çünkü inanıyorum ki; bir kadının özgür adımı, dünyanın kalbine düşen en güçlü melodidir.
Ve o melodiyle hayat bir gün değil, her gün şarkı söyler.

Ezgi Ülkü Aykut

 

 

Önceki İçerikUCUZ KASKO MU? KAPSAMLI KASKO MU? FİYAT DEĞİL, DEĞER ANLATILMALI
Sonraki İçerikQuick sigorta Nurdağı’na tarım lisesi yapıyor