Korona virüsü salgının hayatımıza girmesiyle baş gösteren olumsuzluklar ve yaşananlar. Yaklaşan tehlikenin boyutlarını anlatan birçok paylaşımların ile Televizyon yorumcularının ortak noktası Virüs yayılıyor ve ölüm getiriyor. Buna katılmamak elbette mümkün değil.

Savaşlarda olduğu gibi virüsün vurduğu ülkemizde yine yarayı en çok yoksul insanlar alıyor. Yoksul insana evden çıkma demeyle binlerce işçisi olan patrona işçini çalıştırma ama maaşını öde, vergini de aksatma demek aynı şey olduğu dönemden geçiyoruz. İşçi ile patronun ilk kez aynı gemide olduğu bir dönem bu dönem.

Tuzu kuru insanların çemkirmesiyle sallanan sosyal medyada çok az insan diyor ki “Evden kal Türkiye” ama nasıl kalacak.

Kimse kimseyi kandırmasın öyle virüs gelmiş kiranı ödeme diyen mal sahipleri yok bizim memleketimiz de (İstisnai durumlar hariç ve ertelemeler hariç. O kadarda 80 milyonda çıksın istisna), Kaldı ki devlet bile vergileri almam demiyor bir nebze sonra alırım, ertelerim diyor.

Bakın insanlar çalışamadığı zaman alacaklar ertelense de borç yükleri artıyor ve zaten kredi kartı, banka Borcu olan insanların mali krizi büyüyor.

İnsanların gelecek kaygısı, geçim derdi ölüm korkusunun önüne geçiyor.  Kaygı ile baş etmenin çözümü elbette çözüm üretmekten geçiyor.

Virüs kapmaktan korkan, kendini koruyan bir Türkiye istiyorsak gelecek kaygısı olmayan, geçim sıkıntısı olmayan insanların olduğu bir Türkiye yaratmamız lazım. Elbette bu bu salgın döneminde hemencecik olacak bir şey değil ama en azından devletin alacağı önlemlerle insanlar biraz rahatlatılır.

Fırsatçılara fırsat vermeyelim.  Her toplumda çıkabilecek olan ekonomik çıkar elde etmeye çalışan karaborsacılara, salgını bahane edip işçisini kapının önüne koyan patrona, kendi rahat yaşarken halkının geleceğini refahını düşünmeyen siyasetçiye, evden çıkma dediğin halde kendini düşünmeden dışarı çıkan 60 yaş üstü vatandaşlarımıza, ben gencim bana bir şey olmaz diye evdeki çevresindeki yaşlı insanları tehlikeye atan gençlerimize ve de tuzu kuru olup ta ahkâm kesen sosyal medya feneomenlerine fırsat vermeyelim. Ayrışmayalım birlik ve beraberlikte olalım.

Aşağıdaki tespitimi lütfen dikkatlice okuyun. Bizlere çok katkısı olacak bir metin bu metin.

“İnsanın parası yok, Evde kal diyorsun. Nasıl kalsın diyorsun” diyorum. Siyaset yapma diyorsun…
Dikkat edin bunu diyenlerin hepsinin tuzu kuru…

Bende evde kal diyenlerdenim tuzun kuru paraya ihtiyacım yok yetecek kadar var ama olmayan insana, geçinmek ve aile bakmakla yükümlükleri olan insanlara “Evde kal” diyeceksek buna çözümde üretmeliyiz.

İş yerini kapat diyorsun virüsü yayma diyorsun tamam ama vergileri kiraları maaşları nasıl ödeyecek çözüm sunmuyorsun… Bunu söylemek siyaset değil ki gerçeğin takendisi.

Bu ülkede kirada oturuyorsan, emekli yada devlette çalışmıyorsan virüs kadar tehlikeli olan geçim, gelecek ve çaresizlik kaygısı ile baş başa kalan insanlardansın demektir.

Emekli olmak ya da devlette çalışıyor olmak biraz daha güvende hissettirdiği için öyle yazdım onları öteleştirmek için değil elbette onlarında kendine göre birçok sorunları ihtiyaçları var.

“Evde Kal Türkiye” “Çözüm Üret Türkiye” “Yaşa Yaşat Türkiye”

Fedai Çakır

23 Mart 2020, İstanbul

 

Önceki İçerikİTALYA’DA YAŞAMINI KAYBEDEN 3200 HASTANIN ÖZELLİKLERİ, Corona Salgını hakkında en yeni veriler
Sonraki İçerikKISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİNDE BAŞVURULAR BAŞLADI